Roma, Milattan Önce
15 yılında Sezar’ın cansız vücudu senatonun zemininde sayısız bıçak yarası ve
kanlar içinde duruyordu. Ellerinde kanlı bıçaklarla gururlu bir şekilde duran
senatörler, Sezar’ın canını alarak korumaya çalıştıkları Cumhuriyet’e son
verdiklerinin farkında değillerdi. Bu Octavian’ın güce yükselişinin ve Roma’yı
tam anlamıyla bir İmparatorluk haline getirişinin hikayesi.
Octavian’ın
hikayesini anlayabilmek için, Roma’nın o dönemdeki durumunu bilmek gerekir.
Roma o dönemlerde diktatörünü kaybetmiş bir Cumhuriyetti. Bu diktatör Sezardı.
Yıllar önce Roma Cumhuriyeti’ni askeri güçle kendi hakimiyeti altına alan ve
senatonun tüm gücünü çalan bir diktatör. Ama, aynı zamanda Cumhuriyet’in tüm
sakinlerini ayrım yapmadan eşit hale getirmeye çalışan ve artık işlemeyen bir
sistemi değiştirerek Roma’yı kurtarmaya çabalayan bir diktatördü, Sezar.
Elindeki politik güç
çalınan, ve malları Sezar tarafından fakir halka dağıtılan Senatorler, doğal
olarak Sezar’dan nefret ediyorlardı. Bu adam senatorlerin gücünü çalmakla
kalmayıp, Senato’yu kendi takipçileriyle doldurmuştu. Artık asiller ve Sezar’ın
halktan adamları Senato’da yan yana oturuyordu. Yüzyıllardır monarşi, oligarşi
ve demokrasinin bir arada işlediği ve hiçkimsenin tüm gücü ele geçirmemesi için
tasarlanmış Cumhuriyet Sezar’ın elinin altındaydı. Sezar’ın elinde tuttuğu güç
asiller için tehlikeli ve aşağılayıcı, halk için bereketliydi. Belki de halk bu
diktatörlükten Sezar’dan bile daha fazla fayda görmüştü. Bu şekilde Sezar’ın
halk tarafından sevildiği ve asiller tarafından nefret edildiği bir çıkmaza
varıldı. Bazı senatörler bu çıkmazdan kurtulacak bir yol aradılar ve bu yolu
Sezar’ın suikastında buldular.
Sezar’ı ölü görmek isteyen senatorler kendilerine “Kurtarıcılar” dediler. Bu şekilde güç açlıklarını Cumhuriyet’i kurtarmak gibi onurlu bir amaç altına gizlediler. Milattan Önce 15 Mart 44 tarihinde bir grup senator Sezar’ı bir belgeyi okuması için senatorlerin toplandığı ünlü foruma çağırdı. Bu tabiki bir kandırmacaydı. Sadece Sezar’ın suikastına ortam hazırlanmak isteniyordu. Sezar’ın suikastını Yunan yazar Eutropius şu şekilde anlatır:
“Sezar sahte dilekçeyi okumaya başladığı sırada dilekçeyi
kendisine sunmuş olan Tillius Cimber, Sezar'ın togasını aşağı indirdi. Sezar,
Cimber'e "Ama bu vahşet!" diye bağırdığı sırada, Casca hançerini
çekti ve diktatörün boğazını bir yandan diğer yana kesti. Sezar hemen arkasına
döndü ve Casca'nın kolunu yakalayarak "Casca, seni hain, ne
yapıyorsun?" dedi. Korkudan donakalmış olan Casca, Yunanca
"Kardeşlerim, yardım edin" diye bağırdı. Tam bu sırada aralarında
Brutus'un da bulunduğu grubun geri kalanı da Sezar'ı bıçaklamaya koyuldular.
Sezar kaçmaya çalıştı ancak gözleri kandan göremez olduğundan ayağı takıldı ve
yere düştü; senatorler, Sezar portikonun alt merdivenlerinde savunmasız bir
şekilde kalana kadar hançerlerini saplamaya devam ettiler.”
Sezar suikasta
katılan altmış senator tarafından 23 kere hançerlenmişti. Bu yaralardan sadece
boynundaki kesik ölümcüldü. Altmış senatorun hepsinin Sezar’ın suikastında bir
rol oynama isteği, bazılarının bir birini yaralamasına sebep olmuştu.
Sezar öldükten hemen sonra, kurtarıcılar bu suikastı onurlu
ve gerekli bir şey olarak göstermeye çalıştılar. Fakat olaya karışmayanlar
kendi hayatlarını kaybetme korkusundan büyük bir aceleyle kaçtılar. Halkın
öfkesine maruz kalmaktan korkan kurtarıcılar da güvende olacakları evlerine
kaçtılar. Bunu henüz bilmiyorlardı ama kurtarıcıların planlarını bozan halk
değil, Sezar’ın destekçileri olacaktı. Marcus Antonius, Sezar’ın Roma’daki en
güvenilir adamı, saklanmaktaydı. Sezar’ın başka bir adamı olan Lepidus ise
lejyonları manipule ederek sokakları kontrolü altına almıştı.
Bu kaos ortamına son
vermek amacıyla senato 16 Mart’ta toplandı. Lepidus suikastçilerin hepsine ağır
cezalar verilmesini talep etti. Cumhuriyet’in fanatik bir savunucusu ve ünlü
bir yazar olan Cicero ise bir anlaşmaya varılması gerektiğini söyledi. Eğer bir
anlaşmaya varılmazsa Cumhuriyet parçalanır ve tarihe karışırdı. Bu koşullar
altında bir anlaşmaya varıldı. Sezar’ın yürürlüğe koyduğu tüm yasalar
uygulanmaya devam edilecekti. Ayrıca askerlerine verdiği zenginlik sözleri de
yerine getirilecekti. Bu askerleri yatıştırdı ve Lepidus’un gücünü elinden
aldı. Kurtarıcıların liderleri olan: Brütüs’e Krete valiliği, Cassius’a Afrika
valiliği ve Decimus Brütüs’e Galya valiliği verilmişti. Bu onları hem Roma
halkının gazabından koruyacak, hem de yönetebilecekleri lejyonlar verecekti.
Ayrıca başka bir kurtarıcı, Antonius ile birlikte konsul olarak atanmıştı.
Antonius ise Sezar’ın mirasından alacağı parçayı kaybetmişti.
Kurtarıcılar
planlarının başarılı olduğunu düşünmekteydiler. Antonius ve Lepidus neredeyse
tüm güçlerini kaybetmişlerdi. Onlar ise Senato’daki yerlerini sağlama
almışlardı. Fakat, büyük bir hata yaptılar, Antonius’a Sezar’ın cenazesindeki
ana konuşmayı yapma hakkını verdiler. Antonius bu konuşma ile halkı kendi
tarafına çekmeyi planlıyordu. Kurtarıcıların asıl planı Sezar’ın cenazesinin
halktan uzakta yapılmasıydı. Brütüs ise halkın cenazeyi görmek isteyeceğini
biliyordu, bu yüzden kurtarıcıları ikna etmişti.
Antonius konuşmaya beklendiği gibi başladı; Sezar’ı övdü ve
yaptığı işlerin büyüklüğünden bahsetti. Sezar’ın vasiyetini okutturdu, böylece
tüm halk kendilerine bırakılan paranın varlığından haberdar oldu. Sezar’ın
bahçelerinin halkın gezebileceği parklara dönüştürüleceğin de bahsedildi.
Halkın Sezar’a duyduğu minnettarlığı görünce, suikastçileri suçlamaya başladı.
Sezar’ın ölümünün sebebinin suikastçiler olduğunu, bu adilerin tüm halka ihanet
ettiğini söyledi. Bunların üstüne iyice sinirlenen halk, Sezar’ın kan ve bıçak
izleriyle dolu togasını da görünce dayanamadı. Etraftan meşaleler aldılar ve
suikastçilerin evlerini yakmak için yola koyuldular. Suikastçiler çok geçmeden
şehirden kaçmak zorunda kaldı. Antonius, şimdi halkın kahramanı konumunda,
Roma’daki en güçlü adam olmuştu.
Herkes sakinleşince Sezar’ın kemikleri aile mezarlığına
taşındı ve bir türbe içine gömüldü. Antonius ise en güvenilir adamı Lepidus ile
birlikte Roma’daki gücünü daha da artırmak için çalışmaya koyuldu. Octavian
daha kimse tarafından bilinmeyen bir genç iken Roma’nın durumu buydu. En
sonunda Octavian’ın hikayesini başlıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder